“Hz. Mevlâna’yı ve tasavvufu anlamak kalbi cilalamaktan geçer”

Konferansta tasavvufun derinlikleri, ahlakın hayatımızdaki yeri ve insanın içsel yolculuğunu ele alındı. Prof. Dr. Kara, “Tasavvuf, kalbi üzerindeki tozlardan arındırmak, bir aynayı temizlemek gibidir. Tasavvuf, kalbi cilalamaktır” dedi.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen Aralık Kültür Sanat Etkinlikleri birbirinden değerli programlarla devam ediyor.

Sevgi, sabır, teslimiyet ve ahlak

Aralık Kültür Sanat Etkinlikleri kapsamında son olarak Prof. Dr. Mustafa Kara’nın konuk olduğu “Hz. Mevlâna Bize Ne Söylüyor?” adlı konferans düzenlendi. Hz. Mevlana’nın 751’nci vuslat yıl dönümü münasebetiyle Orhangazi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen programda, Hz. Mevlana’nın eserlerinde işaret ettiği sevgi, sabır, teslimiyet ve ahlak kavramları detaylı konuşuldu.

Egoyu aşk ile yıkayan yolculuk

Prof. Dr. Mustafa Kara konuşmasında, tasavvufun bir dönüşüm yolu olduğunu vurgulayarak, “Tasavvuf, insanın hem nefsini hem de kalbini arındırmasıdır. Bu yolculuk, sadece suretle değil, hakikatle ilgilenmeyi gerektirir. Hz. Mevlana bize şunu öğretir. İnsan, önce kendi kusurlarını görmeli ve bu kusurları tevazu ve sabırla temizlemelidir. Kendini bilmeyen, kalbinin hastalıklarını iyileştirmeyen bir insan başkalarına sevgiyle yaklaşamaz. Tasavvuf, insanın içindeki ‘ben’ kelimesini ‘biz’e dönüştüren, egoyu aşk ile yıkayan bir yolculuktur” dedi.

Hayat gül ve diken gibidir

Prof. Dr. Kara, tasavvufun hayatın zorluklarına ve güzelliklerine farklı bir pencereden bakmayı öğrettiğini belirtti. Hayatı “gül ve diken” metaforuyla açıklayan Kara, “Hz. Mevlâna, hayatın her zaman güllük gülistanlık olmayacağını, ancak dikenlerin de güzelliklere bir köprü olduğunu söyler. Büyük sıkıntılar yaşarken ‘Bu da geçer yahu’ diyebilmek tasavvufun bize öğrettiği bir sabır ve teslimiyet göstergesidir. Her dikenin sonunda bir gülistan olduğunu unutmamalıyız” diye konuştu.

Kalbin cilalanması

Tasavvufun insanı içsel dönüşüme çağırdığına dikkat çeken Prof. Dr. Kara, “Tasavvuf, kalbi cilalamaktır. Kalbi, üzerindeki tozlardan arındırmak, bir aynayı temizlemek gibidir. Tezkiye, sadece nefsin arınması değil, aynı zamanda sevgi ve merhametle dolmasıdır. Hz. Mevlana’nın öğretileri, insana sadece dünyevi sıkıntılarla nasıl başa çıkacağını değil, aynı zamanda ilahi aşkı nasıl yaşayacağını da öğretir” ifadelerini kullandı.

Cemali ve celali tecelliler

Hayatta her insanın iki farklı tecelliyle yüzleştiğini ifade eden Kara, “Celali tecelliler sıkıntı ve zorluklardır, cemali tecelliler ise güzellik ve müjdedir. Tasavvuf, bu iki yüzü de kabullenmeyi öğretir. Celali tecellilere sabır, cemali tecellilere şükür göstermek, insanı olgunlaştırır. Hz. Mevlana’nın hayat felsefesi, bu zıtlıkları bir bütün olarak kucaklamayı ve her anı anlamlandırmayı gerektirir” dedi.

Dış görünüşten öteye bakmak

Programın sonunda Kara, tasavvufun özünün ahlak olduğunu vurguladı. Kara, “Tasavvuf, insanın dış görünüşünden ziyade iç dünyasına odaklanmayı öğütler. Suretlere takılmadan, insanın siretine yani karakterine bakmalıyız. Hz. Mevlana’nın ‘Dış suretler değil, iç aleme bakın’ sözü, bu çağın hastalığı olan yüzeyselliğe en güzel cevaptır” şeklinde konuştu.

Büyükşehir’den teşekkür

Program, Büyükşehir Belediyesi tarafından katılımcılara teşekkür edilmesi ve Hz. Mevlana’nın evrensel mesajlarının insanlığın ortak mirası olduğunun vurgulanmasıyla sona erdi. Konferans sonunda konuk Prof. Dr. Mustafa Kara, Tasavvuf ve Tarikatlar kitabını imzalayıp, salonu dolduran katılımcılarla muhabbet etti.