Sakaryanın En Önemli Sorunları "Ulaşım, Deprem ve Mültecilerdir"
Saadet Partisi Sakarya Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ömer Abdullah Ayhan, Sakarya'daki basın kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldi. Adaylık süreci ve hedeflerine dair açıklamalarda bulunan Ömer Abdullah Ayhan, çalışmaları sırasında geride kalan sürede yaptıkları tespitleri ve öncelikli hedeflerini anlattı.
Basın toplantısında konuşmasına kendini tanıtarak başlayan Ömer Abdullah Ayhan, "Uzun yıllardır Sakarya siyaseti içerisindeyim. Gazetecilerle bir arada olmaktan mutluluk duyuyorum. Sakarya Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği mezunuyum. Rahmetli babamın yönlendirmesi ile kamuya girmedim. Bilişim sektöründe bir firma sahibiyim. 21 yıldır ticaretle meşgulüm. 2010-2019 yılları arasında haftada bir gün Meslek Yüksek Okulu'nda misafir öğretmen olarak çalıştım. Pandemi sebebiyle de ara vermek zorunda kwldım. Ticarete hala devam ediyorum. Siyasete hep devam ettim. 2019 yılında genel merkezde görev almaya başladım. 15-20 gün öncede Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak karşınıza çıktım" dedi.
Sakarya'nın önemli imkanlara sahip olduğunu ancak beklediği hizmetleri alamadığını belirten Ömer Abdullah Ayhan, başkan seçildiği takdirdeki yönetim hedefini özetle şöyle anlattı:
"Biz kazandığımız zaman, 1 nisan sabahı Sakarya Büyükşehir Belediyesi liyakatın esas alındığı, görev verilirken kişinin kimliğine bakılmadığı, şehri yönetirken toplumun bütün paydaşlarıyla birlikte yönetilmeye çalışıldığı, katılımcı, istişareyle bir yönetimin olduğu, israfın tamamen kaldırıldığı bir yönetim hayal ediyoruz. Ben kendi ticari hayatımda da dünyaya bakışımda da ev hayatımda da uygulamaya çalıştığım prensipleri belediyecilikte de aynı şekilde uygulanması gerektiğini düşünüyorum.
Adaylık ilanının ardından Sakarya'da gezdiği yerlerde temel problemin ekonomi olduğunu ancak yerel siyaset yaptığı için bunun üzerinde durmayacağını belirten Ömer Abdullah Ayhan şunları söyledi:
"Sakarya'da en fazla gelen şikayetlerin başında ulaşım geliyor. Gerek ferdi olarak ulaşım, belirli noktalara erişememe vehayut araç bulamama; gerekse de trafik olarak, yoğunluk olan bölgelerde oralardaki trafik yoğunluğundan şikayet var. Bazı bölgelerde de otopark sorunları bizim önümüze geliyor. Su maliyetleri çok fazla önümüze çıkıyor. Su faturalarının elektrik faturalarına yaklaşması... Bu maliyetin yüksekliği önümüze geliyor. 6 Şubat'a kadar (Kahramanmaraş merkezli depremler) Sakarya'da deprem durumu önemsenmiyordu. Ama 6 Şubat olduğunda 4-5 katlı evlerin kiraları düştü, insanlar oraları terk etmek istedi. Vatandaşa sorduğumuz zaman öne çıkan sorunların başında da deprem geliyor. Sakarya özelinde 5 tane ana başlık belirledik. Bunlar deprem, ulaşım, su, sokak hayvanları ve mülteciler problemleri. Bizim gördüğümüz bunlar."Ayhan ve geçmişteki diğer siyasilerin iz bıraktığı eserler örnek verilerek "Sizin böyle bir hizmet hayata geçirme hedefiniz var mı sorusuna cevaben hedeflerinin öncelikle kronik sorunları çözmek olduğunu belirterek şöyle konuştu "Bu insanların katkıları bir döneme mahsus bir şey değil. 70'lerden başlayan Cevat beyin bir serüveni var. Biz belki bu serüvenin henüz başındayız. Bu serüveni tamamlayınca bunları ortaya koymuşlar. Büyükşehir belediye başkanı olduğumda kendi adıma şu projeyi ortaya koyarım... Büyük projelerle konuşmak değil bizim hedefimiz. Bizim her şeyden önce Sakarya'nın bazı kronik sorunlarını gidermek üzere yola çıkıyoruz. Daha şeffaf, denetlenebilir, israf etmeyen, herkesin belediyede çalışma imkanı bulabildiği, sadece belirli siyasi partinin kadrolarının istihdam edilmediği, haddinden fazla insanı sadece istihdam etmek için değil, insanların vergilerinin en iyi şekilde kullanıldığı, hizmet" dedi.
Açıklamalrını sürdüren Ayhan" Yenikent ile şehrin arasını birleştirecek düz bir nokta var. Buraların raylı sistemle bağlanması önemli bir proje. Şehir merkezindeki atıl, eski yapı stokunun revize edilmesi çok önemli proje. Ama flaş bir şey benden duymak isterseniz."
kentsel dönüşüm ve olası depremlere yönelik açıklamalarda bulunan Ayhan "Tam anlamıyla detaylı yapı analizi yapılması lazım. Kimisine göre 4 bin kimisine göre 7 bin tane deprem öncesi ve riskli bina var. Bu binaların risk seviyesi nedir? Bu çok zor değil. 5 yıl önce niyet edilse bugün bitmişti. Karot, numune alınacak, demirleri kontrol edilecek ve kategorilendirilecek. Ben bunu sorduğumda yapıldı diyorlar ama deprem öncesi yapılarda oturanlara sorunca böyle bir şey yapılmamış.Yaşayanların başvurması gerektiği yönündeki yorum üzerine Ayhan" Eğer siz bunu malikin inisiyatifine bırakırsanız malik bu noktada adım atmaz. Çünkü oranın yıkılacağı korkusu olur, evimden edileceğim korkusu olur.Burada kamu iradesi gerek. Bir sürü belediye personeli var. Çıkartalım bunları dışarı. Ofislerde oturmalarına gerek yok. Özel sektörden gerekirse kısmi olarak hizmet alınsın. Kategorilenmesi lazım. Sonra en acil olanlardan kamu marifetiyle yıkılabilir. Hukuki bir engel olmadığı sürece bu kişiler ikna edilip gerekirse kira maliyetleri belediyenin cebinden karşılanır. Yahu o kadar çok israf var ki.Ne olacak şu şehirdeki 400 tane acil yıkılacak binalardakileri bir yere nakletmekten.O binalar belediye marifetiyle yıkılabilir. İlk yapılması gereken bu analizin yapılması ve müdahale edilmesi ama veri yok. Bakıyoruz, iyi bir şekilde makyajlandıysa hepimize sağlam geliyor.Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası'nın (SATSO) tespiti bu, benim de doğru bulduğum bir tespit. Parsel bazınde dönüşümün doğru olmadığı kanaatindeyim bence alan bazında bir dönüşüm gerçekleştirilmeli. Çünkü parsel bazında yaptığınız zaman çok fazla insanla karşı karşıya gelmeniz lazım. Ama alan bazlı yaptığınız zaman herkesi memnun edecek projeler ortaya çıkarabilirsiniz.Kent merkezinde deprem anında toplanma alanları yok. Dar bir kent merkezine sıkışmış, Serdivan bu anlamda biraz daha şanslı sonradan imar edildiği için. Şehir merkezinde toplanma alanları ve insanların da deprem anında istifa edebileceği, acil ihtiyaçlarını karşılayabileceği konteynerler bulunması gerekiyor"şeklinde konuştu
Ayhan tarım konusuna değinerek" Birinci sınıf tarım arazileri imara açılmamalı. Yatay mimariye katılıyorum. Çünkü yüksek bina yapınca yanal yük artıyor, risk fazlalaşıyor. Japonya bunu yapıyor ama bizde oradaki gibi ilim, denetim var mı? Kat sayısının az olması doğru ama bize ne getiriyor? Yatay büyümeyi getiriyor. Tarım arazilerine girmek zorunda değiliz ki... Zemini güçlü olan Maltepe, Beşköprü, Serdivan, Korucuk gibi yerleri ayrıcalıklandırabiliriz. Oralarda dönüşümü hızlandırırız. 3 katlı orada oturana 5 kat verebiliriz zemini sağlam yerlerde. Biz ovayı boşaltmak zorundayız. Cenabı Hak, Kur'an'da buyuruyor: 'Biz diyor dağları arza çiviler olarak çaktık. Ovalarda yayılmayın dağlara gidin diye diyor" ama biz en verimli tarım arazilerimizi kısmen sanayiye kısmen de konutlara heba ediyoruz. Bunu yapmamamız gerekir"dedi.
Mültecilerle ilgili soruya Ayhan Sakarya'daki mülteci sorununa nasıl çözüm bulunması gerektiğini şöyle anlattı:" Mültecilerle ilgili en önemli gördüğüm iki husus var, müdahale edilmesi gereken. Birincisi hem ticari hayatta hem hizmet sektöründe onlara hem mali hem diğer açılardan avantaj sağlayan ama şehrimizin kendi esnafı açısından dezavantaja dönüşen ayrıcalıklı durumun ortadan kaldırılması lazım. Artık belirli bir süre geçmiş, biz bu insanları vatandaşımızdan daha ayrıcalıklı hale getiremeyiz bu net. Ticaret de yapıyorsa bizim esnafımız hangi şartlara tabiyse öyle yapacak. Belediye benim restoranımı nasıl değerlendiriyorsa onun lavaş ürettiği yer de öyle denetlenecek. Hizmet sektöründe de ayrıcalık olmaması lazım. Bizim kayıtlı personelimizi, yüksek maliyetle istihdam etmek zorunda kaldığı için işverenler başka istihdamlara yönelebiliyor. Bunun da önüne geçmemiz lazım.İkinci önemli husus da gettolaşmanın önlenmesi lazım. Evim Yenigün Mahallesinde, sürekli çarşıya yürürüm. Bizim Saadet Partisi'nin (Tığcılar Mahallesi) arka sokaklarından gelirim. Bizikletle bazen oralar daha sakin olduğu için oradan gelirim. Oralar artık bir "komün" haline geliyor. Bu doğru bir şey değil. Bu belediye marifeyiyle yapılır mı, yapılır. Sen ikamet mi alacaksın burada değil. Göç İdaresini, emniyet, valilik de gelir hep birlikte bir dakika burayı bir dağıtmamız lazım. Bu doğru bir şey değil. New York'ta Çinlilerin bölgesi var girmeye giremiyorsunuz oraya... Belli bir aşamadan sonra bizim insanımız oraya girdiği zaman rahat hissetmeyecek, o insanlar da başka yere gittiği zaman rahat hissetmeyecek. Doğru bir şey değil, gettolaşma olmaması lazım"dedi.
Engelli vatandaşların özellikle şehir merkezinde yaşadığı sorunlarla ilgili konuşan Ömer Abdullah Ayhan şu ifadeleri kullandı:
"Belediyenin yolla ilgilenen, yolu yapan, kotunu ayarlayan ilgili müdürü, daire başkanı kimse tekerlekli sandalyeye oturttaracağım, ben de oturacağım gerekirse sokakları tekerlekli sandalyeyle gezmesi, benim de gezmem lazım. Ben bisikletle geziyorum görüyorum bunları. Kaldırımlarda arabalar var.Esnafların bütün tezgahları kaldırımlarda. Eskiden bizim zabıtamız olurdu, kaldırımlara çıkartmazdı. Şimdi bırakın tezgah çıkarmayı, ön tarafını kapatıyor. Yüzde 10'luk kafeterya sahibinin, müteahhitin geliri için şehrin yüzde 80'inin yaşama alanlarını daraltamam.Yeni yapılmış kaldırımlara bakıyorum. 4 santimetre kot farkı var. Nasıl inecek arkadaşlar buradan tekerlekli sandalyeli ya da inse nasıl çıkacak? 80 metrekare dükkan tutuyorsunuz 120 metrekarelik yerde iş yapıyorsunuz böyle bir şey olabilir mi?"
Ömer Abdullah Ayhan, Sakarya genelindeki tarımsal arazilerin amacı dışında kullanılmasına yönelik de şunları söyledi:"Tarımsal sulama adıyla elektrik ve su aboneliği alıyorlar. Bir tane konteyner koyuyorlar. Tarlaların ortasına hızlı bir şekilde inşaat yapmaya başlıyorlar. Konteyneri çeviriyorlar, bunun adı bungalov oluyor, başka bir şey oluyor... Bu da denetimden geçer. Yönetimde iki temel ilke vardır birisi planlama diğeri denetlemedir. Denetlemediğiniz hiçbir şeyi yönetemezsiniz. Belediyenin, kamunun elindeki iradeden daha güçlü bir irade yok ki. Niye biz gidip kaldıramıyoruz."
Saadet Partisi Büyükşehir adayı Ömer Abdullah Ayhan'ın açıklamalarında dikkat çeken son kısım ise şu sözler oldu:
"5 sene boyunca doğruyu yaparım, 5 sene sonra seçilmem hiç önemli değil. İsterse oy vermesin millet. Ondan sonra 25 sene insanlar dua eder bize onu yaptığımız için."
Ömer Abdullah Ayhan'ın basın toplantısı gazetecilerle soru-cevap ve sohbet şiklinde son buldu.