“Hikâyelerimizi anlatmazsak bizi yok sayacaklar”

Güncel 15.06.2025 - 19:11, Güncelleme: 15.06.2025 - 19:11 362 kez okundu.
 

“Hikâyelerimizi anlatmazsak bizi yok sayacaklar”

Büyükşehir’in Haziran Kültür Sanat Etkinlikleri kapsamında Sakarya’ya gelen Filistinli şair İbrahim Nasrallah, edebiyatseverlerle buluştu.

Filistin direnişinde edebiyatın yerini anlatan Nasrallah, “Eğer biz bu hikâyeleri anlatmazsak, bizi yok sayacaklar. Yazdığım her dize, her cümle ‘biz buradayız’ demenin bir yoludur” diye konuştu. Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin Haziran ayı kültür sanat etkinlikleri kapsamında düzenlediği programda, Filistinli şair ve yazar İbrahim Nasrallah edebiyatseverlerle bir araya geldi. Ofis Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen “Filistin Direnişi ve Edebiyat” konulu söyleşide, Filistin direnişi edebiyatın diliyle gündeme taşınarak edebi ve kültürel bir farkındalık oluşturuldu. İşgal altındaki bir halkın nefes alma biçimi Programın moderatörlüğünü Prof. Dr. Cengiz Tomar üstlenirken, Nasrallah konuşmasında Filistin direnişinin yalnızca siyasi değil, aynı zamanda kültürel ve insani boyutlarıyla da anlaşılması gerektiğini vurguladı. Şiirin, işgal altındaki bir halkın nefes alma biçimi olduğunu belirten Nasrallah, edebiyatın direnişteki yerini anlattı. “Filistin direnişi insanlığın onur sınavıdır” “Filistin direnişi sadece bir milletin savaşı değil, insanlığın onur sınavıdır,” diyen Nasrallah, “Eğer biz bu hikâyeleri anlatmazsak, bizi yok sayacaklar. Yazdığım her dize, her cümle ‘biz buradayız’ demenin bir yoludur. Sürgünü, işgali, mülteci kamplarını anlattım ama hep bir umutla çünkü edebiyat sadece acıyı değil, umutla hayatta kalmayı da anlatır. Ben Filistin’i anlatırken aslında insanlığa sesleniyorum: Adaletin, hafızanın, vicdanın diliyle.” “Edebiyata bir mecburiyet olarak başladım” Nasrallah, edebiyata yönelmesinin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu belirterek, “Ben edebiyata bir mecburiyet olarak sarıldım. Çünkü çocukken mülteci kampında her gün gördüğüm şey, yoksulluktan ziyade hafızasızlıkla mücadeleydi. Babam, köyümüz El-Bureij’den kovulmuştu. Ben orayı hiç görmedim ama romanlarımda hep oradaydım. Ailemle yaşadıklarımızı, kaybettiklerimizi anlatmanın başka bir yolu yoktu. Edebiyat bana evimizi yeniden kurma şansı verdi; kelimelerle, cümlelerle ben hâlâ o evde yaşıyorum” ifadelerini kullandı. Söyleşi, katılımcıların sorularının yanıtlanmasının ardından sona erdi.
Büyükşehir’in Haziran Kültür Sanat Etkinlikleri kapsamında Sakarya’ya gelen Filistinli şair İbrahim Nasrallah, edebiyatseverlerle buluştu.

Filistin direnişinde edebiyatın yerini anlatan Nasrallah, “Eğer biz bu hikâyeleri anlatmazsak, bizi yok sayacaklar. Yazdığım her dize, her cümle ‘biz buradayız’ demenin bir yoludur” diye konuştu.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin Haziran ayı kültür sanat etkinlikleri kapsamında düzenlediği programda, Filistinli şair ve yazar İbrahim Nasrallah edebiyatseverlerle bir araya geldi.

Ofis Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen “Filistin Direnişi ve Edebiyat” konulu söyleşide, Filistin direnişi edebiyatın diliyle gündeme taşınarak edebi ve kültürel bir farkındalık oluşturuldu.

İşgal altındaki bir halkın nefes alma biçimi

Programın moderatörlüğünü Prof. Dr. Cengiz Tomar üstlenirken, Nasrallah konuşmasında Filistin direnişinin yalnızca siyasi değil, aynı zamanda kültürel ve insani boyutlarıyla da anlaşılması gerektiğini vurguladı. Şiirin, işgal altındaki bir halkın nefes alma biçimi olduğunu belirten Nasrallah, edebiyatın direnişteki yerini anlattı.

“Filistin direnişi insanlığın onur sınavıdır”

“Filistin direnişi sadece bir milletin savaşı değil, insanlığın onur sınavıdır,” diyen Nasrallah, “Eğer biz bu hikâyeleri anlatmazsak, bizi yok sayacaklar. Yazdığım her dize, her cümle ‘biz buradayız’ demenin bir yoludur. Sürgünü, işgali, mülteci kamplarını anlattım ama hep bir umutla çünkü edebiyat sadece acıyı değil, umutla hayatta kalmayı da anlatır. Ben Filistin’i anlatırken aslında insanlığa sesleniyorum: Adaletin, hafızanın, vicdanın diliyle.”

“Edebiyata bir mecburiyet olarak başladım”

Nasrallah, edebiyata yönelmesinin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu belirterek, “Ben edebiyata bir mecburiyet olarak sarıldım. Çünkü çocukken mülteci kampında her gün gördüğüm şey, yoksulluktan ziyade hafızasızlıkla mücadeleydi. Babam, köyümüz El-Bureij’den kovulmuştu. Ben orayı hiç görmedim ama romanlarımda hep oradaydım. Ailemle yaşadıklarımızı, kaybettiklerimizi anlatmanın başka bir yolu yoktu. Edebiyat bana evimizi yeniden kurma şansı verdi; kelimelerle, cümlelerle ben hâlâ o evde yaşıyorum” ifadelerini kullandı.

Söyleşi, katılımcıların sorularının yanıtlanmasının ardından sona erdi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakaryakent.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami chat omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat plastik çember